KORONA VİRÜS HAKKINDA TEMEL BİLGİLENDİRME SARS-COV 19
KORONA VİRÜS HAKKINDA TEMEL BİLGİLENDİRME SARS-COV 19
Korona-virüsler, tipik olarak soğuk algınlığına neden olan fenotipik ve genotipik olarak geniş çeşitlilikte bir virüs ailesidir. Kuşlarda, memelilerde ve insanlarda hastalığa neden olabilen bu virüsler tek iplikli ve pozitif kutuplu bir RNA genomu içerir (Shanmugaraj B., 2020). Korona- virüsler, insanlar ve diğer hayvanlar için ciddi sağlık tehdidi oluşturmaktadır.
2002-2003 yılları arasında, SARS-CoV 8.000 kişiyi enfekte etmiş ve ölüm oranı yaklaşık %10 olarak bildirilmiştir. 2012 yılından bu yana, MERS-CoV ise 1700'den fazla kişiyi etkilemiş ve ölüm oranı yaklaşık %36 olarak saptanmıştır. Şiddetli akut solunum sendromu korona-virüs 2 (SARS- CoV-2), MERS-CoV ve SARS-CoV'dan sonra son yirmi yılda bilinen üçüncü yüksek derecede patojenik insan korona-virüs enfeksiyonu olarak ortaya çıkmıştır.
Korona-virüs ailesinin yeni bir kolu olan SARS-CoV-2 enfeksiyonu ilk kez 2019 yılının Aralık ayında, Çin'in Hubei eyaletine bağlı Wuhan şehrinde ortaya çıkmıştır. SARS-CoV-2 enfeksiyonu; hastalarda yüksek ateş, öksürük ve nefes almada zorluk çekme gibi hafif semptomlarla başlayarak pnömoni (zatürre) gelişimine yol açmaktadır. Şiddetli vakalarda solunum yetmezliği, hepatik (karaciğer ilintili), gastrointestinal (mide- bağırsak) ve nörolojik komplikasyonlara sebep olmakta ve ölümle sonuçlanabilmektedir. Bununla birlikte, semptomların genellikle virüs olması sebebiyle 2-14 gün sonra ortaya çıkması ve gözle görülebilir şekilde hasta olmanın ortalama beş gün sürmesi, SARS-CoV-2 enfeksiyonun hızla yayılmasına yol açmaktadır.
Virüsün Wuhan bölgesinin ötesine yayılma potansiyelini sınırlandırmak için Çinli yetkililer tarafından seyahatlerin kısıtlanmasına rağmen, salgının Çin’in diğer bölgelerine ve dünyanın diğer ülkelerine yayılmasının önüne geçilememiştir. 5 Şubat 2020 tarihi itibariyle, 27 ülke ve bölgede 24.363'ü (%99,2) Çin anakarasında olmak üzere 24.554 onaylanmış yeni Corona-virus Disease 2019 (COVID-19) vakası tespit edilmiştir. Yeni bir korona-virüs türünün neden olduğu ve hızla yayılan COVID-19, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 11 Mart 2020 itibariyle pandemiye dönüşen büyük bir küresel insan sağlığı tehdidi olarak ilan edilmiştir. 27 Mart 2020’de DSÖ’de yayınlanan güncel verilere göre, dünya genelinde Çin, İtalya, Amerika Birleşik Devletleri ve İspanya’nın da içinde bulunduğu 200 ülkede toplam 465.915 COVID-19 teşhisi koyulmuş vaka ve 21.031 ölüm tespit edilmiştir. COVID-19 teşhisi koyulmuş 2.443 vaka ve 59 ölümle Türkiye de bu ülkeler arasında yer almaktadır (World Health Organization, 2020). Repici A., 2020). Ülkelerin, enfeksiyonun yayılmasına karşı sıkı ve ciddi önlemler almasına rağmen enfekte insan sayısı katlanarak artmakta ve önemli sayıda hastada akut solunum yetmezliği gelişmektedir (COVID-19 kişiden kişiye damlacık veya temas yoluyla bulaşabilmektedir. Salgından korunma veya azaltmaya yönelik çalışmalarda; çocuklar, sağlık hizmeti çalışanları ve yaşlılar dahil olmak üzere hastalığa duyarlı olan popülasyonlara ağırlık verilmiştir. Hastalar için optimal tedavi sağlanırken, diğer hastalara ve bakım sağlayan sağlık çalışanlarına bulaşmayı önlemek için enfeksiyon kontrol önlemlerinin dikkatli bir şekilde uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Enfeksiyon kontrollerinin düzgün yapılmaması ve uygun kişisel koruyucu ekipmanların bulunmaması, sağlık çalışanlarını tehlikeye atmaktadır. COVID-19’un yayılmasına mukozal geçişin ve yüze dokunma gibi davranışların yol açtığının vurgulanan bir meta-analiz çalışmasında, el yıkamanın viral olarak bulaşmasında %24'lük bir azalmaya neden olduğu gösterilmiştir. Bu veriler, salgın sürecinde önlem almanın gerekliliğini göstermiştir.
Literatürde genel olarak ateşli solunum yolu hastalıkları için rutin önlemlere sıkı sıkıya uyulmasının, doğrulanmış bir tanı olmasa bile COVID-19 riskini azalttığı bildirilmiştir. Burun ve oral mukozal yüzeyler, saç, dış kulak gibi bölgeleri mukozal temas ve damlacık yoluyla bulaştan korumak amacıyla el temizliği ve eldiven kullanımı, maske ve gözlük kullanımı hayati bir öneme sahiptir. Ayrıca, koruyucu ekipman giyme standartlarına, sterilizasyon ve temizlik şartnamesine uyulmasının gerekliliği vurgulanmıştır. Son zamanlarda, mevcut ilaçların araştırılmalarına devam edilmesine karşın, COVID-19 için kesin bir tedavi bulunamamıştır. Hastalığı hemen teşhis etmek ve daha fazla yayılmasını önlemek için hekimler, hastalık ile ilişkili semptomu olan kişinin seyahat öyküsü ve/veya temas geçmişini sorgulamalıdır. Etiyolojisi bilinmeyen şüpheli ateşli solunum hastalığı olan kişilerde enfeksiyon kontrolü için belirtilen prosedürlerin uygulanması gerekmektedir. Önlem almak, olası tedavi bulunana kadar salgın sürecinde yapılması gereken en önemli basamak olarak görülmektedir. Mevcut salgını kontrol etmek ve COVID-19'un kişiden kişiye bulaşmasını azaltmak için kapsamlı önlemlere ihtiyaç vardır.
COVID-19 enfeksiyonu, uluslararası öneme sahip bir halk sağlığı acil durumudur. Epidemiyoloji, bulaşma dinamiği, araştırma araçları ve yönetiminde kritik düzeyde bilgi açığı bulunmaktadır. Son otuz yıldan beri, her on yılda bir yeni bir korona-virüs salgınının gelişimine tanıklık edilmiştir. Kötü prognoz ve ölüm için risk faktörleri arasında bakteriyel koenfeksiyon, sigara öyküsü, hipertansiyon, diyabet, astım gibi kronik hastalıklar ve 60 üstü yaş grubu yer almaktadır.
Mevcut bilgiler, özellikle yaşlılarda ve kronik bir hastalığı bulunanlarda hastalığın kritik düzeyde seyrettiğini doğrulamaktadır. Salgın komplikasyonları; akut solunum sıkıntısı sendromu (ARDS), aritmi, şok, akut böbrek hasarı, akut kalp hasarı, karaciğer fonksiyon bozukluğu ve ikincil enfeksiyonu içermektedir. Kötü klinik sonuç hastalık şiddeti ile ilişkili olarak bulunmuştur. Araştırmalar, hastalığın yaşlılarda daha hızlı ilerleme eğiliminde olduğunu, 65 yaş ve üstü kişilerde daha kısa sürede ölüme yol açabildiğini göstermiştir. Çalışmalar COVID-19’un, H7N9 kuş gribi enfeksiyonu olan hastalarına benzer şekilde, kronik hastalığı olan yaşlı popülasyonda daha yüksek ölüm riski olduğunu göstermiştir. Bütün bu veriler, risk grubunda olan bireylerin salgından korunmasının önemini vurgular niteliktedir.
Salgının epidemiyolojik özelliklerini araştıran 26 Ocak 2020'de Çin’de Zhejiang eyaletinde yapılan çalışmada, 62 hastadan laboratuvar onaylı SARS-COV-2 enfeksiyonu ile klinik veriler toplanmıştır. Ortalama yaş 41 olarak hesaplanmış ve hastaların %58’inin erkek olduğu görülmüştür (Xu X. W., 2020). Çin’in Wuhan eyaletinde tanısı doğrulanmış ve 16-76 yaş aralığındaki 51 hasta ile yapılan çalışmada, hastalığın ortalama görülme yaşı 49 olarak saptanmıştır. Hastaların %22’sinde diyabet, hipertansiyon, kronik karaciğer hastalığı, kronik obstrüktif akciğer hastalığı ve kalp hastalığı gibi komorbiditeler bulunduğu belirtilmiştir (Song F., 2020). 12 Şubat 2020'de ise, Çin Tongji Hastanesinde COVID-19'lu 452 hastanın 286’sında hastalığın ortalama görülme yaşı 58 olarak bildirilmiştir. Şiddetli enfeksiyonu olmayan hastalarla karşılaştırıldığında, ağır enfeksiyon taşıyan hastalarda yaşın daha ileride olduğu görülmüştür. Ciddi enfeksiyonu olan hastalar 51-69 yaş grubunu oluşturmakla birlikte ortalama yaş 61 olarak saptanmıştır. Hastaların 201'inde (toplam hasta sayısının %44’ünde) kronik hastalıkların olduğu ve enfeksiyonun daha şiddetli seyrettiği gözlenmiştir. Çin’in Chongqing eyaletinde yapılan çalışmada 135 hastanın epidemiyolojik, klinik özellikleri, laboratuvar bulguları, radyolojik özellikleri, tedavisi ve klinik sonuçları toplanarak analiz edilmiştir. Hastaneye yatırılan 135 hastanın 40'ı (%29,6) şiddetli, 95'i (%70,4) hafif bulgular göstermiştir. Hastaların ortalama yaşı 47 olarak bildirilmiştir. Hastalığı şiddetli olan vakalar daha yaşlı olan kişilerdi ve ortalama yaşları 56 olarak hesaplanmıştır. Kronik hastalığı olanlarda da hastalık şiddeti anlamlı olarak arttığı saptanmıştır. Literatürdeki tüm bu çalışmalar, COVID-19 salgınının tüm yaşları etkilemekle birlikte, ileri yaş grubunda (50 ve üzeri) daha şiddetli seyrettiği gösterilmiş ve kronik hastalıklara sahip bireylerin salgından daha ciddi etkilendiği vurgulanmıştır.
Bu araştırmada, salgından korunmanın önemini vurgulamak amacıyla online veri tabanlı anket Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan salgından korunmak için alınan tedbirler ve semptomlarla karşılaşma durumunda yapılacak eylemleri içermekteydi. Kronik hastalıkların görülme sıklığının daha fazla olması sebebiyle çalışmada 65 yaş ve üzeri kişilerde, salgın sırasında eldiven ve maske kullanımı, el yıkama sıklığı, evden dışarı çıkma durumu gibi faktörlerin ve alınan önlemlerin yeterliliğinin araştırılması hedeflenmiştir. Kronik hastalık taşıyan bireyler, salgın şiddetinden fazla etkilenebilmesi sebebi ile ayrı bir grup şeklinde incelenmiş ve salgın sırasında aldıkları önlemler tartışılmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder