Ortadoğu Solunum Yetmezliği Sendromu Koronavirüsü (MERS VİRÜSÜ)
Ortadoğu Solunum Yetmezliği Sendromu Koronavirüsü (MERS)
Koronavirüsler (CoV) 21. yüzyılda keşfedilmiş ve 1960’dan sonra insanlarda hafif solunum yolu hastalıklarına neden olduğu anlaşılmış, tüm dünyada yaygın bulunan virüslerdir. Daha önce insanlarda yal nızca coronavirus 229E ve OC43 tipleri ile hastalık
yaptığı bilinirken, 2002 yılında büyük önem kazandılar. Çin’de Guandong eyaletinde ortaya çıkıp, bütün
dünyayı tehdit eden bu enfeksiyon, bir yıl içinde 30
ülkeye yayılarak, aralarında sağlık çalışanlarının da
bulunduğu 8373 kişide hastalığa ve 774 kişinin ölümüne yol açtı. Bu salgın dünya çapında turizm ve
seyahat kısıtlamaları ile birlikte, birçok ülkede yatırım ve ticaret anlaşmalarının bozulmasına ve maddi
zarara neden oldu.Yüksek mortalite ile seyreden ağır
zoonotik pnömoni tablosuyla tüm dünyayı tehdit eden
bu hastalığa “Severe Acute Respiratory Syndrome”
(SARS) adı verildi (Türkçe olarak akut şiddetli solunum yetmezliği sendromu olarak dile getirilebilir).
Bilim insanları, bu sendroma yol açan etkenin, önceden insanda hastalık yaptığı bilinmeyen yeni bir CoV
varyantı olduğunu kısa sürede ortaya çıkardılar ve bu
varyanta SARS-CoV adı verildi. Neyse ki, korkutucu
senaryolar gerçekleşmedi ve SARS, alınan önlemler
sayesinde 2003 yazında ortadan kayboldu.
Koronavirüslerin insanlarla olan macerası bu kadarla
kalmadı ve dünya çapındaki tehditlerinden on yıl sonra, yeni bir koronavirus, daha korkutucu bir senaryo
ile sahneye çıktı. 2012 yılının Haziran ayında, Suudi
Arabistan’da pnömoni ve böbrek yetmezliği ile kaybedilen bir viral pnömoni olgusunda yeni bir koronavirus tespit edildiği bildirildi. Birkaç gün sonra Suudi
Arabistan’a seyahatten dönen Katarlı bir hastanın, çok
benzer belirtilerle kaybedildiği rapor edildi. Bundan
kısa süre önce, 2012 yılının Nisan ayında, Ürdün’de
bir yoğun bakım çalışanları arasında ortaya çıkan bir
salgında, enfeksiyonlu olguların saklanmış serumlarında da bu yeni koronavirusun varlığı doğrulandı. İzole
edilen bu yeni virüs, C kökeninden yeni bir betacoronavirus idi ve önce tespit edilen merkezin (Erasmus
Medical Center) adına atfen coronavirus-EMC adı verildi. Kısa sürede Arap Yarımadası’nda ortaya çıkan
bu gizemli ve ölümcül viral pnömoni salgınından sorumlu olan bu yeni koronavirüse Türkçede “Ortadoğu
solunum yetmezliği sendromu koronavirüsü” olarak
dile getirilebilen, “Middle East respiratory syndrome
coronavirus” (MERS-CoV) adı verildiği açıklandı.
Epidemiyoloji
MERS-CoV ilk enfeksiyonlu olgunun ProMed Mail
aracılığıyla dünyaya duyurulduğu 20 Eylül 2012’den
itibaren, 23 Haziran 2016 tarihine kadar 26 ülkeden
olgu ihbarı yapılmıştır. Dünya Sağlık Örgütü
(DSÖ) belirtilen tarih aralığında, MERS-CoV enfeksiyonu kanıtlanmış hasta sayısının 1791 olduğunu
ve bunlardan 640’ının yaşamını kaybettiğini (olgu
fatalite hızı %36) bildirmektedir. Olgu sayısının
bildirilenden daha fazla olduğu düşünülmektedir.
Olguların büyük bölümünün hastalığa yakalandığı
ve tanı aldığı ülke Suudi Arabistan Krallığı’dır.
Bunun dışındaki olguların büyük çoğunluğu, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar, Ürdün, Umman,
Lübnan, Yemen, İran ve Kuveyt’te tespit edilmiştir.
Arap Yarımadası’na seyahat ettikten sonra MERSCoV enfeksiyonu saptanan olguların bildirildiği diğer ülkeler Mısır, Tunus, Cezayir, Almanya, İtalya,
Fransa, Birleşik Krallık, Yunanistan, Malezya, Filipinler, ABD, Hollanda, Avusturya, Türkiye, Tayland,
Çin ve Güney Kore Cumhuriyeti’dir. 2015 yılının
Haziran ayından itibaren, Arap Yarımadası dışındaki
en büyük MERS-CoV salgını Güney Kore’de ortaya
çıkmıştır. Bu salgında bir yıl içinde, 182 olgunun
tanısı kesinleşmiş, 33 hasta kaybedilmiştir. Güney
Kore Sağlık Bakanlığı ve DSÖ iş birliğiyle, 13500
temaslı bireyin takip dönemini tamamladığı, 2400 temaslı kişinin takip altında tutulduğu bildirilmiştir.
Ülkemizde de tespit edilen tek olgu, Suudi
Arabistan’da, Cidde’de seyahatte iken, 25 Eylül
2014’te hastalığa yakalanan ve Hatay’a nakledildikten sonra, 11 Ekim 2014’te yaşamını kaybeden 42
yaşındaki erkek hastadır.
Saptanan olguları değerlendirerek yapılan tahminler,
MERS-CoV enfeksiyonlarının epidemi ve pandemiye
yol açma olasılığının az olduğunu düşündürmektedir. Ancak enfeksiyon kontrol önlemlerine uyum olmaz ise, salgın olasılığının daha yüksek olduğu vurgulanmaktadır.
MERS-CoV enfeksiyonları yılın her döneminde bildirilmekle birlikte, mevsimsel patern gösterdiğine dair
bulgular vardır. İlk olgular 2012 yılı Nisan-Haziran
ayları arasında ortaya çıkmıştır. 2013 ve 2014 yıllarında da Nisan-Mayıs ayları arasında olgu sayısında
artış görülmüştür.
Tedavi
Diğer bütün CoV’da olduğu gibi, MERS-CoV enfeksiyonunun tedavisinde önerilen bir antiviral ajan
yoktur ve destekleyici tedavi esastır. Tedavi gerektiren klinik olarak durumlar için kanıta dayalı olarak
hazırlanan bir kaynak mevcuttur (67). DSÖ solunum
yolu enfeksiyonu olan hastalarda şiddetli akut solunum sendromu (“Severe Acute Respiratory Syndrome”, SARI) gelişme olasılığının farkında olmak ve
hastayı bu yönden değerlendirmek için hekimlere yönelik kılavuz hazırlamıştır (68). Bu kılavuz hem SARI
olgusunun tanınması, hem hastanın tedavisinin zamanında düzenlenebilmesi hem de MERS-CoV enfeksiyonunun tanınması ve yeni olguların önlenmesi için
gerekli stratejik bilgileri kapsamaktadır.
MERS-CoV hücre kültürlerinde tip I interferonlar (IFNα
ve özellikle de IFNβ) tarafından inhibe edilirler (1,69).
Rhesus makaklarında MERS-CoV inokülasyonundan
sonraki 8 saat içinde IFNα2b ve ribavirin kombine edilerek verildiğinde, akciğerlerde hasar ve replike olan virüs
miktarında azalma saptanmıştır (70). Bu kombinasyonun
ağır MERS-CoV enfeksiyonu olan hastalara verildiği
retrospektif bir gözlemsel çalışma umut edildiği kadar
başarılı bulunmamıştır. Bu çalışmada, yalnızca destek
tedavi verilen kontrol grubuna göre, tedavi verilen hasta
grubunda 14. günde yaşamda kalma oranı, anlamlı olarak daha yüksek (%70’e karşı %29) olduğu halde, 28.
gündeki hayatta kalma oranı istatistiksel olarak anlamlı değildir (%30’a karşı %17) (71). Diğer bir retrospektif çalışmada ribavirinle birlikte IFNα2a, IFNα2b veya
IFNβ1a verilen üç hasta grubunda mortalite açısından
farklılık saptanmamıştır (72). MERS-CoV’a özgül peptid
füzyon inhibitörleri, HIV enfeksiyonunda enfuvirtidin
etki mekanizmasına benzer şekilde, hücre kültürlerinde
virüs replikasyonunu azaltması nedeniyle, tedavi için
umut vermektedir (73). Bunlardan başka, siklosporin A,
mikofenolik asit, klorokin, klorpromazin, loperamid ve
lopinavirin hücre kültürlerinde viral replikasyonu önlediği gösterilmiştir, ancak bu ajanların klinik yararı olup
olmayacağı halen açık değildir.
MERS-CoV enfeksiyonu geçirerek iyileşen hastalardan elde edilen nötralizan monoklonal antikorların
yararlı olabileceği düşünülmektedir (67).
Kortikosteroidler imünopatolojik konak yanıtını hafifletmek amacıyla bazı çalışmalarda kullanılmıştır,
ancak mortalite açısından yararı gösterilememiştir
(51,72). 2002-2003 yıllarındaki SARS epidemisinde steroid kullanımının zararı ortaya çıktığından, kullanılmaması konusunda öneri vardır.
Yorumlar
Yorum Gönder